16 Ekim 2011 Pazar

YENİ BİR HAYAT...

 ''Yeni bir ben'' mi; yoksa ''Aman Tanrım yine mi ben?'' mi... Yeni bir başlangıç, yeni bir ben; tanık koruma programı  ile çok mümkün gibi görünüyor ilk anda. Sizi kimse tanımaz, herşey hazırdır. Geçmiş peşinize düşse de sizi bulamaz.. Ve yeni ufuklar sizi bekler...

 Hayatı yaşarsın, hatta yıllarını harcarsın bu uğurda! Bir hafıza edinirsin, bir yaşam, bir çevre ve de dostların olur, arkadaşların bi'dolu... Sevdiklerin olur, sevmek istediklerin, ama asıl önemli olan çok sevdiklerin... Onlarla beraber mutlu zamanların olur, birlikte vakit geçirirsiniz, anılarınız artar.

 Bu esnada hayatta bir olumsuzluk başgösterir ki hiç beklenmedik bir anda dumur eder sizi... Ve tabii her insanın da bir eşik değeri vardır. Kaldı ki bu beklenmedik zamanda ortaya çıkmış sizi dumura uğratan olumsuzluk durumu osiloskopta, darbe sinyali gibi görünmektedir. Ve bizler darbe sinyallerine dayanıklı fabrika üretimi teknik gereçler değilizdir. İşte bu anlık darbe insanın eşik değerini aşar ve insan sapıtır. O tek olumsuzluk, hayatındaki tüm olumlu yanları bir anda silip atmasına bile sebep olur. Güzel şeylerin süregelen etkisini gözardı edip, darbenin o bir anlık çarpışıyla savrulur gider insan psikolojisi. Ama tüm bunlar yaşanırken, bir anda hayata yeniden başlama arzusu devreye girer işte.

 Genç kadın/erkek bir sabah uyanır ve ''Ben bugün hayata yeniden başlayacağım!'' der. Cümlenin devamını öğrenmek için fazla çaba sarfetmeye gerek yok... Hele hele telaşa hiç gerek yok. Düşünün şimdi, hayata yeniden başlamak yeniden nefes almanın ötesinde, daha fazlaca bir çabayı gerektirir ve o çabayı bizlerin gösteremeyeceğini bilen kahpe felek; hain hain arka fonda kahkalarla gülerken ''İnadına başlayacağım hayat!'' deseniz bile, ne kadar başarılı olabilirsiniz ki. Hiç adil değil bence!... Yeniden başlamak yalnızca sınırları belirlenmiş alanlarda başarı sağlar. Koskoca bir hayattan bahsediyorsak  lakin; bir geçmiş, yaşanmışlık var ortada, bunlar zaten muamma değil... Ne yapacaksın peki geçmişi, kapında kulun köpeğin geçmişi? ''Hadi geçmiş koş oğlum, artık özgürsün!''mü diyeceksin? Ki geçmiş şartlı refleksle koşup gitse bile, onun bunun hayatına musallat olup ve bir de onları da yanında getirip, sana hayatı daha da zindan edebilir dönüşünde...

 Peki diğer tarafta gelecek ne olacak... Geleceğe desen ''Ben hayata yeniden başladım! Ve bu uğurda geçmişimi terk ettim.'' bu ütopyaya inanmaz ki geleceğin; çünkü farkındadır bu formdaki insan psikolojisinin... Bu durumdaki insan önüne gelen kadınla/erkekle sevişir, onu yeniden doğurmasi için. Değişikliği yapmadığı  şeylerde arar... Hayata yeniden başlamayı daha önce yapmadığı şeyler olarak algılar. Çünkü anılarını yok etmiştir insan. Eskiden mutlu oldugu şeyleri göz ardı etmiştir. Sadece olumsuzluk faktörünü ortadan kaldıracak durum üzerine düşünmek yerine, herşeyi yok etmiştir.

 Ve sonra bambaşka bir insan oluvermiştir, hayata yeniden başlamıştır. Ayrıca mutluluk garantisi yoktur. Elinde hayatını tekrar başlatacak gücü bulmuş olmanın vermiş olduğu özgüven tek şeyidir fakat özünde; paranoyakca adımlar atan ufacık bir insan oluvermiştir aslında... Gelecek bunu çok iyi bilir!

 Diyeceğim şu ki; olaylar ve koşullar devam etmese de sahip olduğunuz geçmiş hala sizin geçmişinizdir. Yeni öznelerle; yeni nesnelerle başlanabilir bir es çizgisi çektikten sonra belki, ancak geçmişin getirileri ve eksilttikleri hala bütün sağlamlığıyla dimdik ayaktadır. Geçmişi silmek mümkün olmadığı gibi kişinin bambaşka bir insan olma şansı da yoktur, dünyanın öbür ucuna -bu da aslında küresel dünyamızda halihazırda durmakta olduğumuz yerdir- da gitse, kişi yine aynı kişidir. Hayata olsa olsa kalınan yerden farklı çözümlerle devam edilir. Enkazı eşeleyip arta kalan işe yarar malzemeden bir şeyler yapabilme çabasıdır aslında hayata yeniden başlamak. Genellikle kırılan, çöken, incinen, dağılmış, çözülmüş, dumura uğramış... ne kadar olumsuz eylem varsa çoğu başına gelmiş bünyelerin; o Kafdağının ardında yaşayan Zümrüdüanka gibi küllerinden yeniden doğma çabaları ve kendilerini yeniden eskisi gibi ifade edebilme isteklerinin toplam ürünüdür hayata yeniden başlamak...


 Yürümeye bir defa başlarsın, okumaya bir defa başlarsın, yazmaya bir defa başlarsın... Yani hayata yeniden yeniden başlayamazsın... Bir kere başlamışsındır zaten... Yapılabilecek tek şey yaşadığın yaşamı yeniden şekillendirerek, geçmişinden ders alarak hayata devam etmek... Tarih tekerrürden ibarettir. İşte tam da bu sebepten "Hayata yeniden başlamak!" eyleminden önce oturup kişisel tarihimizi iyi bir değerlendirmek lazım gibi geliyor bana. Bunları söylüyorum çünkü kimilerimiz  bunları gerçekten yap(a)mıyor bile... En ufak bir bozgunda, hayat hadi yeniden başlasın tekrar, küstüm oynamıyorum tavırları.  Oysa yaşadıklarımızdan bir şeyler öğrenmeyi becerebilsek; en azından çabalasak, belki hatalarımızı daha objektif değerlendiririz. Belki daha az hata yapacağımız mecralar seçeriz bundan sonrası için...

Hiç yorum yok: