11 Ekim 2011 Salı

SONBAHAR

 İlkbahar'da doğa en güzel renklerle, en taze filizlerle, en güzel çiçeklerle bezenir; gözalıcı makyaj yapmış bir kadın gibidir.

 Ama sonbahar... ''Son''la başlayan tek güzel şey... Doğanın çırılçıplak halidir bu mevsim. O gözalıcı makyaj silinir; ağaçların yaprakları düşer, gökyüzünün ışığı gider ve yağmurlar düşer. Artık doğanın salt vücudu vardır sadece gözönünde; çırılçıplak ve ıslak.

 Sonbaharın gelişi anidir, ama siz usul usul anlarsınız... Sesini duyarsınız önce; ıslak dudaklarının arasından çıkan rüzgarının sesi... Denizde ve ağaçların kırmızı şıkırdayan yapraklarında duyulur önce... Yaprakların son tesellisidir bu, son okşanışları... Ve kendi yüzünüzde hissedersiniz ılık ılık ve tüm vücudunuza değer bu okşayışlar sonra...  Ardından güneşin sıcak yüzüne inat, o muhteşem bulutlar hızla kaplar  sonbaharın gökrengi gözlerini, gökyüzünü... Ve güneşe  ''Sen çekil!'' dercesine... Ve kendini gökyüzüne benimsetir, ardından içinde sakladığı yağmurları özgür bırakır... Sımsıkı bulutuna sarılan yağmur tutamaz kendini ve başlar ağlamaya, ama çıplak kadının gözleri ''Ağlama!'' dercesine başlar gürüldemeye ve yıldırımlarını toprağa göndermeye... Onun güç gösterisidir bu...

 İlkbaharı  sevmek binlerce insanın kapıldığı bir güzelliği sevmektir, sohbaharı ise sadece sevmek yetmez; aşık olunur. Doğanın değişen yüzündeki hüzne kapılmakla başlar bu aşk... Bir mevsime aşık olmak...  Ama öyle bir mevsim ki, bütün duyguları o anaç yapısı altında toplar. Hüzünle ama aşkla gelen bir kadındır sonbahar... Hüzün de yakışır bu mevsime, sevinç de. Sonbaharda ağlamak da güzeldir, gülmek de. Her duyguyu yaşarsın onda dolu dolu ve dipsiz belki de... İlkbahar gibi gelip geçici bir heves değil yani, aşk çok yakışıyor bu mevsime. Kış gibi de değil; soğutmuyor sizi kendinden. Yaz gibi de değil; çok fazla samimi olup, yakmıyor da sizi..  Yaz mevsiminde yaşanan tek gecelik ilişkiler, kış mevsiminde cereyan eden o anlık sevişmeler, ilkbaharın getirdiği bir anlık heves yok sonbaharda. Doğal sonbahar, kendi gibi. Güzel görünmek için allanıp pullanıp, çiçek açmıyor, makyaj yapmıyor, yapraklarını döküp sadece kendi oluyor, tüm çıplaklığı ve kendine güveniyle hayranlık uyandıran bir mevsim sonbahar.

 Aşkın mevsimi sonbahar... Yaz aşkları gelip geciçiyken, sonbaharda yaşanan aşklar efsaneleşiyor hep. Çünkü aşk, en çok bu mevsime yakışıyor. Muhteşem bir hazırlanışın mevsimi. Herkes sevemez sonbaharı... Herkes bu çıplak kadının gökleri gürleten yıldırımlarını sevemez, güçlü rüzgarlarında savrulamaz tutkuyla...

 Sonbahar benim içimde, adının eşdeğeridir. Son hesaplaşmaların ve ardından yenilenmelerimin adıdır, nicedir dökemediğim acı yapraklarımın gitme vaktidir, aşkın habercisidir. Rüzgarını üfleyerek ve toprağımı karıştırarak ve beni  yağmuruna katarak içime dolan  mevsim... En sevdiğim mevsim...

2 yorum:

İbrahim G.Yaka dedi ki...

Sonbahar, ölmeye yatmanın can çekişmenin, yaşama veda edişin simgesidir bence. O bana aşkdan çok son saatlerini yaşayan hastayı hatırlatır. Kış ise ölümün kendisidir. Beyaz kefenini giyip sonsuza seyahat etmek üzere gömütüne girmiştir sonbaharın ölümcül hastası.
Yazı güzeldi...

Aysen Yücedağ dedi ki...

Teşekkürler İbrahim...